STERİLİZASYON : Tüm canlı mikroorganizmaların tam olarak uzaklaştırılması veya
öldürülmesi işlemidir.
DEZENFEKSİYON : Mikroorganizmaların sterilizasyon seviyesine ulaşmayacak ölçüde
ortadan kaldırılmasıdır. Burada amaç patojen mikroorganizmaların elimine edilmesi
Dezenfeksiyon cansız ortamlar, eşya ve aletler üzerinde uygulanan bir işlemdir. Gaz halde (formol buharı,klor, kükürt dioksit, etilen oksit) uygulanır.
Dezenfeksiyon hastalık yapıcı (patojen) organizmaların yok edilmesi veya etkisiz (inactive) hale getirilmesi işlemidir. Dezenfeksiyon bu yönüyle bakteri, algler, sporlar ve virüsler gibi tüm organizmaların yok edildiği sterilizasyon işleminden ayrılır. Gerçekte Dezenfeksiyon işlemi ile etkisiz hale getirilemeyen hastalık yapıcı organizmalarda bulunmaktadır.
Oksidasyon amacıyla kullanılan başlıca dezenfektanlar; Kimyasal dezenfektanlar, Fiziksel dezenfektanlar, Mekanik dezenfektanlar ve Radyasyon ile dezenfeksiyondur. Bu uygulamalar aşağıda açıklanmıştır.
Kimyasal dezenfektanlar yaygın şekilde kullanılmaktadır. Dezenfektan etkisi olan çok sayıda kimyasal madde olmakla birlikte, bunlar arasında etkisi, uygulanabilirliği ve uygulama kolaylığı gibi çeşitli koşulları sağlayan madde sayısı sınırlıdır.
Haşere ve hamam böceği ile mücadele oldukça zor ve yorucudur. Özellikle yaz aylarında havaların ısınması ile birlikte üreme dönemlerine giren böceklerle bu aylarda mücadele edilmesi önemlidir.
PİRE gibi sorunlarınızda anında ve garantili olarak hizmet sunuyoruz. Çünkü aciliyet gerektiren bir durumdur. Hemen ilaçlanması gerekir. Mümkünse pireli alanı kireçlemeyin, çünkü kireç ilacı emiyor. İlacın pireye etkisi azalıyor. Pire ilaçlamasına gelen ekip pireler ölmeden bölgeden çıkmaz. ilaçlama sonrası sizden bir görevliye ilaçlanmış alanı gezmenizi isteyebilir. Çekinmeyin kontrolünü yapın. Çünkü ilaç o kadar tesirlidirki 4.dakika içerisinde etki gösterir ve pireleri yok eder.
Çoğalmalarına izin vermeden mekânınızda yapılacak düzenli ilaçlama ile haşere ve fare sorununuza çözüm sağlanabilir. Ev, lokanta, cafe, fırın gibi yiyecek maddelerinin bol olduğu mekânlarda çok sık böcek görülür. Yaşamsal alanda görülen bir tane böcek bölgede yüzlerce böceğin habercisidir.
Jel ilaçlamada ilacı yiyen haşere yuvasına döner ve orada ölür,
diğer böceklerde bu ölü böcek leşlerinden beslenirler. Böylece o böceğin ölüsünü yiyen diğer böceklerde ölür ve bu sistem zincirleme olarak devam eder. Bu ilaçlama şekli 2000 yılından itibaren ülkemizde kullanılmaya başlanmış olup, uzun süre etkilidir. Jel ilaçlama özellikle hamamböcekleri üzerinde oldukça etkili olan bir ilaçlama şeklidir.
Kalorifer böceği olarak da bilinen bu böcek açık kahverenginde ve ön göğüs bölgesinde iki koyu bant taşırlar. 10-12 mm boyundadır. Hamam böcekleri Çok kolay bir yerden bir yere geçebilir veya taşınabilirler. Bu haşere türü yumurta yöntemiyle ürer ve çoğalır. Hamam böcekleri içinde yumurta bulunan kapsüller halinde ürerler. Hamam böcekleri Her bir kapsül içinde 35-40 adet yumurta bulunur. Bu böcekler yumurtalarını sırtlarında taşıyarak gittikleri her yere yumurtalarını götürürler. 18 gün sonra yavrular yumurtalarda çıkar. Yıl içerisinde 8-10 defa yumurtlayabilirler.
Amerikan Hamamböceği: Ortalama 2-3 cm uzunluğundadır. Kanatlı kırmızımsı kahverenginde en büyük hamam böceği türüdür. Bu hamamböceği türü insanların yediği yemediği her şeyi yiyebilme özelliğine sahiptirler. 15 ay ömürleri vardır. Nemli, sıcak ve pis mekanları severler. Evlerde en çok mutfak ve banyolarda bu haşere türüne daha çok rastlanır. Karanlığı severler.
Bu haşere türü çeşitli şekillerde yaşadığımız mekana girebilirler. Bir hamamböceğinin yaşadığımız mekana girmesi yüzlercesinin girmesi anlamındadır. Üreme sürekli devam eder ve kısa bir zaman sonra evimizi istila ederler.
Oval biçimli, parlak siyah ve çok koyu kahverengindedirler. Çoğalmaları ise periplaneta americana gibidir. 25-30 mm. boyundadırlar. Erkeklerin kısa kanatları işlevsel olup dişilerin ise körelmiştir. Anavatanları Asya olup buradan tüm dünyaya yayılmıştırlar. Erkeklerinin iki kahverengi kanadı vardır. Dişileri oval erkekler ise daha ince yapıdadır. Halk arasında KARA FATMA diye de tabir edilirler.Bu haşere türleri bodrum, bina boşlukları,lağımlarda ve ev içlerinde yuvalarını yaparlar.
Heteroptera (yarım kanatlılar) takımının cimicidae ailesindendirler. Yaklaşık 75 değişik türleri olmasına karşın bizi en çok ilgilendiren "cimex Lectularius" türüdür. İnsan, memeli hayvan ve kuşların kanlarını emerek beslenirler. Erişkinleri 4-5 mm. Uzunluğunda, yassı oval ve kızıl kahverengindedirler. İtici bir koku salgılarlar. Emdikleri kanı sindirmeleri günlerce sürebilir ve bir kez beslenen tahtakurusu gerektiğinde bir yıl beslenmeden yaşayabilir.
Siphonaptera takımını oluşturan küçük, kanatsız ve kan emerek beslenen böceklerdir. Sıcak ve ılıman iklim bölgelerini çok severler. Özel vücut yapıları sayesinde insan, memeli hayvanlar ve kemirgenlerin derilerine yapışarak kanlarını emerler ve Narlıdere değiştirirken birçok tehlikeli hastalığın taşınmasına neden olurlar. Erişkinlerin vücut uzunlukları 1-10 mm. arasında değişir. Yaşam süreleri birkaç hafta ile bir yıl arasındandır. Güçlü bacakları sayesinde boylarının 200 katını aşan mesafelere sıçrayabilir. Uzun bacaklı ve yassı vücutlu bu asalak yumurta, larva, pupa ve erişkin ve erişkin siklusu içerisinde çoğalırlar.
Phthiraptera takımından yaklaşık 3.300 değişik türü olan, küçük, kanatsız, yassı ve renkleri kirli beyazdan-siyaha varan asalaklardır. Çin'de insan bitinin de bulunduğu Anoplura alt takımı üyeleri emicidirler ve sadece memelileri Narlıdere olarak seçen bu alt takıma "gerçek bitler" de denilmektedir. İnsan vücut bitlerinin dışında tüm bitler, hayat evrelerinin tamamını Narlıdereladıkları canlının vücudunda geçirirler. Sadece vücut biti giysi kıvrımlarında barınır. Dişi bit sirke denilen yumurtalarını, tek tek veya topaklar halinde saç,tüy ve kıl diplerine bırakırlar. Tek bir dişi bit iki ay içerisinde 5000 yumurta bırakabilir. Bitler genellikle yaşadıkları Narlıdereları değiştirmezler.
Ergin 7-9 mm olgun larva 11-13 mm larva sarımsı kahverenkte vücut kıllarla kaplıdır. Vücut sonunda uzun bir kıl demeti bulunur.
Kışı ergin olarak genelde ağaç kabukları altında geçirirler. Mayıs veya Haziran aylarında uçarak depo etrafına yumurtalarını bırakırlar. 10-15 günde açılan yumurtalardan çıkan larvalar etraftaki gıdalarla beslenirler. Pupa olmak için gıda ortamı, hatta tahta veya kurşun aksamında delik açarak pupa yeri hazırlarlar. 18-20 C'de yumurtadan ergine kadar 40-50 gün geçer. Yılda 1-5 defa döl verir. Ergin ömrü bir yıldır.
Ergin 3-5 mm olgun larva 7-8 mm vücut üzeri sert ve koyu kahverengi kıllarla kaplıdır. Yumurtalar 6-11 günde açılır. Erginler 35-40 gün yaşar. Larva dönemi besin durumuna göre 260-640 gün arasında değişir. Larvalar yün,ipek ve bunlardan imal edilmiş elbise, kürk, deri, kıl, tüy, ölü böcek, kitap ve süttozu ile beslenirler. Bu tip eşya ve yiyeceklerin olduğu depolarda sık rastlanır.
Bodrumlarda ağaç kabukları altında rutubetli yerlerde yaşar, tespih böceği kendisini küre şekline getirebilir. Uzunluğu 2 cm kadardır. Rutubetli ve sebze artığı olan her türlü yerde yaşar, tespih böceği mahzen çatı ve bodrum gibi yerleri severler. Saksı bitkilerine zarar verirler. Tehlike hissettiklerinde yumrularak tespih şeklini aldıkları için bu adı almışlardır.
Diptera (çift kanatlılar) takımının "phlebotamidae" ailesindendirler. Tüm sıcak ülkeler ve Akdeniz ikliminde bol miktarda bulunurlar sadece dişi cinslerinin kan emdiği bu sineklerin erişkinleri sivrisineği andırırlar. İyi uçucu olmadıklarından dolayı üredikleri alandan fazla uzaklaşamazlar. Çoğunlukla gündüzleri kuytu yerlerde saklanarak geceleri ortaya çıkar ve soktukları yerde şiddetli ağrı, kızarma ve kaşıntıya neden olurlar. Tatarcıkların dişileri genelde bir kez yumurtlar ve ölürler. Ancak bu evrimi bir kaç kez yenileyeni de vardır. Yumurta ve larvalar ya sulu organik atıklarda yada bataklılarda gelişirler. Şark çıbanı, kala-azar ve tatarcık humması gibi hastalıkların insanlara taşınmasında aktif rol oynarlar.
Kelebeğin vücudu ve kanatları homojen olarak parlak altın renginde, kanat açıklığı 13 mm, olgun larva 13 mm dir. Dişi kelebek yumurtalarını gıda ortamına yapıştırarak tuttururlar. Larvalar kendilerine bir kolon örerek içerisinde beslenirler. Gıda bitince tekrar bir tüp daha örerek orada beslenmeye devam ederler. Bu tüpler elbiselerin yaka altı, dikiş araları, koltuk altı vb. yerlerde bulunur ağların varlığı ile içerisinde güve olduğu anlaşılmaktadır. Larvalar yün, ipek, kürk, deri gibi materyalleri mobilya döşemelerini yiyerek önemli zararlara neden olurlar. Uygun olmayan ortamda kolon içerisinde 8-24 ay dormant halde kalabilirler. Uygun koşullarda larva dönemi 30-35 günde tamamlanır. Pupa dönemi yazın 8-10 gün, kışın 21-28 gün sürer. Isıtılan binalarda yılda 3-4 döl, ısıtılmayanlarda 1 döl verir.
Yaban arıları ısırmaları ve insanlarda alerjik reaksiyonlara neden olarak zarar verirler. Yaban arıları ağaç dallarında ve fundalıklarda binaların tavan aralarında veya yer altında yuva yaparlar. Yaban arıları ile mücadelede bu hayvanları çekici yiyeceklerin ve su birikintilerinin ortadan kaldırılması önemlidir. Mekanik olarak tuzaklar içerisine çekici yemler konarak arıların buraya girmesi sağlanır ve girdikleri zaman çıkamazlar. Kimyasal mücadelede yuvaları direk ilaçlanır. İlaçlamanın; yaban arılarının içeride bulunduğu zaman yapılması çok önemlidir.
Kıskaçları ve uzun kuyrukları ile kolaylıkla tanınabilirler. Akrepler kızdırıldığı zaman zehirli iğnelerini insanlara batırırlar. Akrepler geceleri hareket eder gündüzleri ise taşların altında, ağaç kovuklarında,molozlarda, tavan aralarında ve evlerin alt kısımlarında saklanır. Akrepler böcek,örümcek, kırkayak ve kara tespih böcekleriyle beslenirler. Çoğunlukla karnivordur, pek azı bitki öz suyu ile beslenirler. Akreplerin Bazıları bir yıl kadar açlığa dayandıkları tespit edilmiştir. Kurak yerler de ve özellikle sıcak bölgelerde bulunurlar. Akreplerin birçoğu toprakta derinlere iner ve yuva yaparlar.
Sosyal yaşayan, yapıları ve görevleri ile farklı sınıflardan topluluk oluştururlar. En kalabalık olan sınıf işçi kısmıdır. İşçilerin eşeysel organları körelmiştir.Besin sağlama, yuva yapma,savunma ve yavru bakımı gibi işlevleri yerine getirirler. Kraliçenin ise eşeysel organları oldukça gelişmiştir. Sadece yumurta bırakırlar. Çiftleşme döneminde kanatlı olmaları ile işçilerden ayrılırlar. Karıncaların bazıları 15-20 yıl yaşamaktadırlar. Erkekler; işçi ve kraliçeden belirgin olarak ince yapılı karınca olmaları ile ayrılır. Kanatlarını atmazlar, karıncalar çiftleşmeden hemen sonra yuvadan uzaklaşan erkekler birkaç gün içerisinde ölürler. Kraliçe ilk yumurtalarını martta bırakmaya başlar ve ilk yumurtadan kanatlı eşeysel bireyler oluşur. Karıncalar da eylülde yumurta bırakma durur. Bir çok tür besin depo eder ve özellikle tahıl tanelerini yuvalarına taşırlar. Evlerde istenmeyen görüntüler oluşturdukları için mücadele yapılmalıdır. Mücadelede yuvalarının tahrip edilmesi, kraliçenin bulunması ve elimine edilmesidir. Karıncalar kış süresince görüldükleri takdirde, iç mekanlarda yuva yaptıkları düşünülmelidir. Yazın dış mekanlarda yuva yapmayı tercih ederler. Kimyasal olarak; halk sağlığı alanında kullanılan Sağlık Bakanlığından ruhsatlı insektisitlerin kullanılması tavsiye edilmektedir.
Vücut 7-10 mm. Erginin üst kısmı gümüş renkte pulcuklarla kaplıdır. Yumurtadan yeni çıkmış yavrular beyaz renktedir. Bir dişi gümüş böceği 100 kadar yumurta bırakır, hayat devresi bir yılda tamamlanır, gümüş böceklerinin erginleri 2-3 yıl yaşar. Un fabrikaları ve depoları, kütüphane, ev ve kağıt depolarında sık rastlanan böceklerdir. Gümüş böcekleri nemli sıcak ve loş yerleri severler, şekerli, unlu maddelerle, kağıt ve kağıt ürünleriyle beslenirler. Pamuk, naylon, kitap ciltleri, duvar kağıtları, nişastalı materyallerle beslenirler.
Genel olarak fare gibi kemiricilerle, küçük sürüngenlerle, kertenkelelerle ve böceklerle beslenirler. Kemiricilerle beslendikleri için yararlıdırlar. Çok hızlı hareket edebilirler ve ağaçlara da tırmanabilirler. Gündüzleri aktiflik gösterirler. Ekim'le Nisan ayı arasında kış uykusuna yatarlar. Haziran ve Temmuz aylarında yumurtlamaya başlayan bu hayvanların dişileri, bir defada 10 kadar yumurta bırakabilirler.
Kuru yerlerde, çalılık ve taşlık alanlarda yaşarlar. Tarlalarda, bahçelerde ve ev yakınlarında görülürler. Bitki örtüsünün seyrek olduğu, kurak yerlerdeki taşlık ve çalılık yerlerde, evlerin yakınında, tavan aralarında yaşarlar. Toprak evlerin çatılarında da görülürler. Zararlarından fazla bahsetmeye gerek yok. Rahatsız edildiklerinde yada kendilerini korumak için saldırabilirler. Mücadelesinde yaşam alanları yok edilmelidir.
Ev içerisinde köşelerde ve sundurmalarda ağlar örerler, örümcek ağlarının şekilleri türlere göre değişir. Bazı zehirli türler dışında bir zararı yoktur. Latrodectus mactans (Kara dul örümceği) zehirli türdür. Örümcek ağları sürekli temizlenmeli, ayrıca mayıs ayına kadar yapılacak birkaç ilaçlama ile popülasyon önemli ölçüde düşürülebilir. Örümcekten kurtulmak için periyodik ilaçlama yapılması gerekir.
Genelde nemli ve yağmurlu zamanlarda evlere akın ederler. Bilinenin aksine zararsızdırlar. Kulağa kaçan ev duvarlarındaki çatlak ve yarıklardan, yürüme yolları ve garajdan, etraftaki sarmaşık tipi bitkilerden içeri girmektedir. Kulağa kaçan kurtulmak için ev etrafındaki bitki atıkları, taş yığınları gibi rutubet oluşturacak alanlar imha edilmelidir.
Genel olarak kırk ayak katlarda, balkonlarda, bodrumlarda, rutubetli ortamlarda, yaprakların altında ve gübrelik alanlarda yaşarlar. Boyları 3 ile 7 cm arasında değişmektedir. Sıcak, nemli ve saklanabilecekleri yerleri tercih ederler. Kırk ayakların Yumurtadan çıktıktan sonra ergin hale gelmeleri 75 -150 gün arasında değişmektedir.
İç ve dış alanlarda yuvaları,yaşam alanları tespit edilmeli ve periyodik olarak ilaçlama yapılmalıdır.
Eski tahta eşyalara, ağaç pencere, kapı, mobilyalara yerleşerek delikler açarak ilerlerler. Büyük toplu iğne başı büyüklüğündeki ağaç kurtları genellikle kahverengidirler. Kemirdikleri ağaçların tozları dökülür ve ölen ağaç kurtları mobilyaların altına düşer. Mobilyaların iç aksamında yuvalanırlar. Profesyonel haşere kontrol servisimiz özel formülasyonlar kullanılarak yok edebilmektedir. Profesyonel olmayan haşere kontrol servislerinin kullandığı ilaçlarla ağaç kurdu ve tahta kurdu gibi haşerelerden kurtulmak imkansızdır.
3-10 cm arası büyüklükte 2-8 mm eninde yassı gövdesinde 17 çift anteni bulunan zehirli bir haşeredir. Evlerin loş, nemli ve karanlık bölgelerinde, taşların altında ve karanlık yerlerde yaşarlar. Geceleri böcek ve solucanlar ile beslenirler ve insanlara saldırmazlar. Terlik ve ayakkabı giyerken veya çıplak ayakla dolaşırken sokabilirler. Isırdıkları yerde koyu renkli iki adet iz görülür ve örümcekteki gibi zehirlenme belirtileri görülür. sırdıkları yer hemen temizlenmeli gerekirse biraz kanatılmalı ve hemen bir sağlık kurumuna başvurulmalıdır.
Çok küçük ev faresi 3 cm civarındadırlar ve fındık faresi olarak ta anılırlar, renkleri genelde gridir,büyük kulakları, küçük gözleri ve burunları vardır.Fındık farelerinin pislikleri siyah pirinç büyüklüğünde ve ovaldir.Fındık faresi pisliğini etrafa saçar, yuvasını gıda merkezlerine yakın oyuk ve boşluklarda yapar, ev ve iş yerlerine yerleşir daha çok bodrum çatı ve insanın yaşadığı ortamlarda daha çök görülür çok iyi tırmanıcı ve sıçrayıcıdırlar. Çok çabuk ürerler, fındık fareleri gebelikleri 18-21 gün sürer ve her seferinde 5-8 arası yavru yaparlar. Yılda 5-10 döl verir. Çok güçlü koku duyuları vardır. Yetişkin bir ev faresi 0.5 cm delikten geçer ve 4 metre yüksekten atlayabilir.
Ergin çatı faresi, kuyruğu hariç 16-21 cm boyunda ve 80-300 gr ağırlığındadır. Sivri burunu, iri kulak ve gözleri olup, kahverengi veya siyah tüylere sahiptir, çatı fareleri çok iyi tırmanıcıdırlar. Bina içleri ve altında, çatısında, çöp ve odun yığınları içinde yaşarlar. Erginlerin dışkıları Çatı faresinin dışkısı gibi fakat sivri uçludur. Çatı fareleri 4 ayda ergin hale gelir ve 12 ay yaşarlar. Çatı fareleri bir keresinde 4-8 yavru doğurur ve yılda 6 döl verebilirler. 12 mm den büyük aralıktan kolayca geçebilirler. "Fareler Leptospirosis, Selmonella, Brucellosis, Kuduz ve Şap gibi bir çok hastalığı yayarak büyük tehlike teşkil ederler."
Keneler, kan emerek beslendikleri için hemen tüm yabani ve evcil hayvanların (inek, koyun, köpek, kemiriciler, yerde beslenen kuşlar vb.) üzerinde bulunabilir ve bu hayvanlardan insana geçebilirler. Ayrıca, çalılık ve yeşil, yüksek otlu alanlarda bulunan keneler, beslenmek için doğrudan insanlara da geçip ısırabilirler. Bu nedenle daha çok kırsal bölgelerde ve hayvancılıkla uğraşan kişilerde görülmekle birlikte kentsel alanlardaki uygun ortamlarda da bulunabilirler. Virüs ile bulaşmış keneler, kan emişini tamamladıktan sonra ayrılırken bir sıvı salgılarlar. Virüs genellikle bu sıvı ile bulaşır. Kan emdikleri ve virüsü bulaştırdıkları tüm canlılar hasta olabilir fakat hastalık genellikle hayvanlarda hafif ve bulgusuz seyreder. Bu nedenle daha az görülmekle birlikte hasta hayvanların salgıları ve kanları aracılığıyla da hastalık bulaşabilir. Kenelerin kontrolü açısından kene ilaçlama uygulaması çok önemlidir.
1-1,5 cm uzunluğunda parlak siyah renklidir. Erkeklerde iki kahve renkli kanat vardır. Dişiler oval erkekler ise daha ince yapıdadır, halk arasında KARAFATMA olarak da anılırlar. Genelde lağım sistemi, bodrum, depo, bina boşlukları ve daha az olarak ta ev içlerinde yuvalanırlar. Havalar ısınınca komşu binalara kadar her yeri istila ederler, kış aylarında ana yuvalarına çekilirler. Ömrü 6 aydır, her türlü gıda ve organik maddeyi yerler. Çok pistirler ve her şeyi yerler. Her pisliği, mikrobu taşır ve bulaştırırlar. Gıda, su ve sıcağa ihtiyacından dolayı insan olan her yerde aktiftir. Evlerde ilk yerleşeceği yer mutfak ve banyolardır. Hemen hemen bütün zamanını yuvalarında, delik ve çatlaklarda saklanarak geçirirler, karanlığı sever ve geceleri aktiftirler, çok dayanıklıdırlar, Bilinçsiz amatörce yapılan mücadelelerle ilaçlara çok çabuk direnç kazanırlar. Binada 10 kat birden bir gecede dolaşabilirler. Yaklaşık bir gecede 4,5 km yol kat edebilirler. Marketten ufak bir poşet içinde veya bir yumurta paketinde evinize gelebilir. Pazar eşyaları ile, sebzelerle veya kolilerle bilinmeden taşınmış olur. Apartman temizse sakinlerin dikkatli olması, ilk böcek geldiğinde ise o dairenin böcek yayılmadan ilaçlatılması gerekir. İhmal edilirse diğer dairelere de yayılarak rahatsızlık verir ve masraflara neden olur. Örneğin 30 daireli bir apartmanda 6-7 dairede üreme başlamışsa, bütün apartman dairelerinin komple ilaçlatması en doğru harekettir. Bu yapılmazsa böcekler daireler arasında dolaşır ve sorun zaman içinde kronikleşir. "Dizanteri, Gıda zehirlenmeleri, Verem, Gastroenteritis, Antrax, Pnomoni, Hepatit, Mantar hastalıkları, Astım, Allerjik Reaksiyon gibi çeşitli hastalık mikroplarını taşır ve bulaştırırlar"